Türkiye ERZURUM 12. Yüzyıl
İç Kale’nin güney-batı köşesinde yükselen tuğladan silindirik gövdeli yapı, mahallinde “Tepsi Minare”, “Kesik Kule”, “Saat Kulesi” ve “Minare Kule” olarak tanınmaktadır. Minarenin kare planlı ve düzgün kesme taş örgülü prizmal kaidesinin, İç Kale’yi batı kenarından sınırlandıran sur duvarıyla hemyüz olarak bitişme tarzı ve iki kütlenin bitiştiği nokta üzerinde düşey eksende in-situ olarak izlenebilen dilatasyon, sözkonusu kaidenin, İç Kale’yi batı ve güney yönünden sınırlandıran sur duvarlarının birleştiği köşede özel bir yer açılmak üzere şimdiki yerine inşa edildiğini açıklamaktadır. Kaide üzerinde yükselen minare gövdesinin silindirik alt bölümü, çift renkli düzgün kesme taşların münavebeli olarak dizilmesiyle oluşturulan altı sıralı bir kuşak halinde tasarlanmıştır; gövdenin geri kalan bölümü, yarım boy kaydırılarak istiflenen tuğlalarla örülmüştür. Gövdenin üst bölümünde, eşkenar dörtgen formlu tuğla mozaiklerin alt ve üst kenarlarından çevrelediği enli yüzey üzerine, yine kesme tuğlalarla oluşturulmuş kûfî yazılı bir kitâbe kuşağı yerleştirilmiştir. 19. yüzyılda saat kulesine dönüştürülen yapının, profilli saçak silmesi üzerinde, hâlihazırda, yuvarlak kemer gözleriyle cepheye açılan altıgen baldaken formunda ve kubbeli ahşap bir kuruluş yer almaktadır.
Kûfî yazılı kitâbeden, yapının, Saltukoğulları’ndan “Emîrü’l-Ümerâ İnanc Yâbgu (Beygu?) Alp Tuğrul Bek ibnü’l Muzâffer Gâzî bin Ebû’l-Kâsım” tarafından ve 12. yüzyılın ilk yarısında inşa ettirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yapının, geçmişte tarassut kulesi işlevi görmek üzere inşa edilmiş olması muhtemeldir.