Türkiye KONYA 13. Yüzyıl
AKÇE GİZLENMEZ / TAŞ MESCİTOlarak da bilinir.
1215
Aksinne Mahallesi, Taş Cami Caddesi’nde ve Sahip Ata Külliyesi’nin güneyindedir. Tamamiyle kesme taş kullanılarak inşa edilmiş olduğundan, mahallinde “Taş Mescit” adıyla bilindiği gibi, bazı yayınlara, inşaatına ilişkin bir rivâyet dolayısıyla “Akçe Gizlenmez Mescidi” olarak da geçmiştir.
Doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen bir oturum alanı üzerine inşa edilmiş olan yapı, kare planlı ve tek kubbeli kübik mescit bölümü ile ibâdet mekânına doğu kanadından bitişen bir son cemaat mahallinden ibarettir.
Cepheleri düzgün kesme Gödene taşı ile kaplı olan yapının, biri mescidin güney cephesinin üst kotunda düşey dikdörtgen, diğeri de aynı cephede ve son cemaat mahalline açılan sivri kemerli düşey dikdörtgen formlu iki penceresi vardır. Batı cephesinin ortasındaki taçkapının yan kanatlarında, hâlihazırda sivri kemerli alınlıklarıyla düşey dikdörtgen formlu birer pencere açıklığı yer alır.
Cepheyle hemyüz olarak tasarlanmış taçkapı, düşey dikdörtgen ve yüksek bir çerçeve ile derin bir nişten ibarettir. Taçkapı nişini, içbükey kavisli bir silme ile üzerine alçak kabartma geometrik kompozisyonların işlendiği enli bir bordür yanlardan ve üstten çevrelemektedir. Bordürün alt bölümüne, on kollu yıldız geçmesinden oluşan sonsuz karakterli bir geometrik kompozisyon işlenmiştir; bordürün devamı, merkezdeki altı köşeli yıldızın uzatılan kolları çevresindeki altıgenlerin oluşturduğu ulamalı bir geometrik kompozisyon olarak tasarlanmıştır.
Taçkapı nişi, dış köşelere yerleştirilmiş kaval silmeler halindeki çifte sütuncelerin taşıdığı mukarnaslı konsol sıralarına oturan yedi sıra mukarnaslı kavsara ile örtülüdür; nişin yan duvarlarında karşılıklı olarak yerleştirilmiş üç sıra mukarnas kavsaralı birer mihrabiye bulunur.
Taçkapının basık kemerli kapı açıklığından dahil olunan son cemaat mahalli, kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı ve hâlihazırda beşik tonozla örtülü bir mekândır. Onarımlar sırasında yapılan şimdiki örtünün, geçmişte, çok daha farklı bir biçime sahip olduğu iddia edilmiştir.
Son cemaat mahallinin güney-doğu köşesinde ve duvar içinde yükselen merdiven kuruluşunun, her ne kadar, yapının şimdi mevcut olmayan minaresine çıktığı düşünülmüşse de, Fâtih Sultan Mehmed zamanında tanzim edilmiş Konya evkâf defterinde, yapının “mescit ve kütüphâne” olarak kaydedilmiş olması, sözkonusu merdivenin, son cemaat mahallini, kütüphane işlevi gören üst katla irtibatlandırdığını da düşündürmektedir.
Son cemaat mahallinin batı duvarı üzerinde, mescidin harimine dahil olunan bir kapı ile yan kanatlarında sivri kemerli dikdörtgen birer pencere açıklığı bulunur.
Batı duvarının ortasında ve geçmişte bir taçkapı olarak tasarlandığı anlaşılmakla birlikte, hâlihazırda bir bölümüyle günümüze ulaşabilmiş kapı kütlesi, üzerlerine geometrik kompozisyonların işlendiği profilli silme ve bordürlerle çevrilidir. Taçkapı nişi sivri kemerli ve sığ bir eyvan görünümündedir; nişin yan duvarlarında ve mukarnaslı konsolların altında karşılıklı olarak yerleştirilmiş sivri kemerli birer mihrabiye yer alır.
Basık kemerli kapı açıklığından dahil olunan ibâdet mekânı kare planlı ve kubbeyle örtülüdür; kubbenin yükü, köşelere yerleştirilmiş tromplarla lokalize edilmiştir. İlk örtüsünün çöktüğü ve şimdiki kubbenin de son onarımlar sırasında ilâve olunduğu bilinmektedir. Tromp kemerlerinin üzerinde kalabilmiş mukarnas sıralarının, geçmişte ibâdet mekânını örten eski örtüden geriye kalan elemanlar olduğu anlaşılmaktadır.
Kıble duvarının ortasındaki mihrap nişi, dış çerçevesi kubbe eteğine kadar yükselen ve duvarla hemyüz olarak içiçe yerleştirilmiş iki nişten meydana gelen bir tasarımdır; dikdörtgen planlı ilk nişin içinde, sivri kemerle çevrelenen üç kenarlı ve üç sıra mukarnas kavsaralı ikinci bir niş yer almaktadır. Mihrap nişini, sivri kemerle çevrelenen beş sıra mukarnaslı kavsara örter; kemer köşeliklerinde, simetrik olarak yerleştirilmiş ve yüzeyine ajur tekniğinde geometrik kompozisyonlar işlenmiş birer kabara bulunur.
Mescidin batı cephesindeki taçkapısının üst çerçevesi ile son cemaat mahallinin saçak silmesi arasındaki duvar yüzeyine gömülü mermerden beş satırlık Arapça kitâbesinden, yapının, Selçuklu Sultanı I. İzzeddîn Keykâvus zamanında ve Hacı Ferruh tarafından 1215 yılı Ekim/Kasım ayında inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Mescidin son cemaat mahallindeki iç kapının basık kemerli kapı açıklığının alınlığındaki iki satırlık usta kitâbesinde ise, mescidin, Ramazan bin Güneş tarafından yapıldığı yazılıdır.
A stairway inside the wall in the southeast corner of the latecomers’ area suggests, at first glance, that it led up to the non-extant minaret; however, the registry of pious foundations in Konya prepared during the reign of the Ottoman Sultan Mehmed the Conqueror records the monument as a “masjid and library”; therefore, this stairway may have actually connected the latecomers’ area to the library upstairs.
On the west wall of the latecomers’ area is the doorway opening into the prayer hall and it is flanked with a window topped with a pointed arch on either side.
In the middle of the west wall is the doorway mass, surviving partially, originally designed as a portal framed with borders and profiled mouldings decorated with geometric compositions. The portal niche is a shallow iwan with a pointed arch; on its lateral sides is a mihrabiyya with a pointed arch.
The low-arched doorway opens into the prayer hall, which is square in shape and covered with a dome resting on squinches. It is known that this dome was built during restorations in place of the fallen one. Extant muqarnas rows on the squinch arches survive from the original superstructure.
The mihrab niche is designed as two niches, one inside the other, and not protruding out from the wall, and the outer frame rises up to the foot of the dome. The outer niche is rectangular and houses a three-sided smaller niche topped with a muqarnas hood. The main mihrab niche is surmounted with a hood of five rows of muqarnas framed with a pointed arch. In the spandrels is a boss with geometric composition in openwork placed symmetrically.
The five-line Arabic inscription on a marble plaque embedded on the wall between the upper frame of the portal and the eaves moulding states that the masjid was built in October/ November 1215 by Haji Farruh during the reign of Sultan Izz al-Din Kay Qawus I.
The two-line inscription on the tympanum of the inner doorway gives the name of the master as Ramadan, son of Gunash.